ÇUKUROVA HALK HİKÂYECİLİĞİ

ZEITSCHRIFT FÜR DIE WELT DER TÜRKEN

  • Makale Bilgileri


    Makale Başlık ÇUKUROVA HALK HİKÂYECİLİĞİ
    Makale Başlık İngilizce ÇUKUROVA HALK HİKÂYECİLİĞİ
    Cilt / Sayı Cilt: 12 / Sayı: 1
    Yazar Gökşen ERDOĞAN
    İsmet DOĞAN
    Makale Dili Türkçe
    DOI
  • Özet Türkçe


    Diğer bütün bilim dalları ve güzel sanatlarla ilgisi olan edebiyatın, bilhassa şiirin, müzikle de sıkı bir ilgisi bulunmaktadır. Öyle ki şiirde âhengi sağlamak için uyak, ölçü gibi unsurlardan yararlanan şair böylece müzikaliteyi de sağlamaktadır. Hatta mısra sonlarındaki ses tekrarları, birer nota vazifesi görmektedir. Dünya üzerinde başka hiç bir edebiyatta görülmeyen mısra başı kafiye geleneği ise ulusumuzun uyağa ve şiirde müziğe ne kadar önem verdiğinin göstergesidir. Orta Asya'dan beri şiirin, koşuk ve sagunun kopuz eşliğinde söylenmesi ayrıca dikkat çekicidir. Halk ozanı Dedem Korkut'un hikâyelerini bu saz eşliğinde anlatması, öykünün sonunda sazıyla dua etmesi müzik ve edebiyatın ne kadar iç içe olduğunu gösterirken, bu iki nadide sanatın milli tarihimiz içinde eski bir geçmişi olduğuna da işaret etmektedir. Böylece kültürel değerlere sahip bir ulus olarak medeniyet tarihinde de haklı olarak seçkin yerimizi almaktayız. Orta Asya'dan Anadolu'ya göç ederken atalarımız doğal olarak bu güzel kültür mirasını da beraberinde taşıdı. Öyle ki Dedem Korkut'un kopuzu yerini bağlamaya bırakırken, koşuk koşma, sagu ağıt adını aldı. Ozan, baksı, kam diye isimlendirilen şairler ise âşık, halk ozanı, halk şairi adını aldı belki ama yine saz eşliğinde halk hikâyelerini anlatmaya devam etti. Nazım-nesir karışık anlatılan bu öyküler, hem saz eşliğinde dilleniyor hem de öykü içine türküler serpiştiriliyordu. Şiir ve müzik ilgisi böylece bir kez daha ispatlanmış oluyordu
  • Özet İngilizce


    Diğer bütün bilim dalları ve güzel sanatlarla ilgisi olan edebiyatın, bilhassa şiirin, müzikle de sıkı bir ilgisi bulunmaktadır. Öyle ki şiirde âhengi sağlamak için uyak, ölçü gibi unsurlardan yararlanan şair böylece müzikaliteyi de sağlamaktadır. Hatta mısra sonlarındaki ses tekrarları, birer nota vazifesi görmektedir. Dünya üzerinde başka hiç bir edebiyatta görülmeyen mısra başı kafiye geleneği ise ulusumuzun uyağa ve şiirde müziğe ne kadar önem verdiğinin göstergesidir. Orta Asya'dan beri şiirin, koşuk ve sagunun kopuz eşliğinde söylenmesi ayrıca dikkat çekicidir. Halk ozanı Dedem Korkut'un hikâyelerini bu saz eşliğinde anlatması, öykünün sonunda sazıyla dua etmesi müzik ve edebiyatın ne kadar iç içe olduğunu gösterirken, bu iki nadide sanatın milli tarihimiz içinde eski bir geçmişi olduğuna da işaret etmektedir. Böylece kültürel değerlere sahip bir ulus olarak medeniyet tarihinde de haklı olarak seçkin yerimizi almaktayız. Orta Asya'dan Anadolu'ya göç ederken atalarımız doğal olarak bu güzel kültür mirasını da beraberinde taşıdı. Öyle ki Dedem Korkut'un kopuzu yerini bağlamaya bırakırken, koşuk koşma, sagu ağıt adını aldı. Ozan, baksı, kam diye isimlendirilen şairler ise âşık, halk ozanı, halk şairi adını aldı belki ama yine saz eşliğinde halk hikâyelerini anlatmaya devam etti. Nazım-nesir karışık anlatılan bu öyküler, hem saz eşliğinde dilleniyor hem de öykü içine türküler serpiştiriliyordu. Şiir ve müzik ilgisi böylece bir kez daha ispatlanmış oluyordu
  • -->

    Makale Dosyası