Türkiye’de Yeraltı Edebiyatı ve Hakan Günday’ın Romanlarında Yeraltı Edebiyatının İzleri
ZEITSCHRIFT FÜR DIE WELT DER TÜRKEN
Makale Bilgileri
Makale Başlık | Türkiye’de Yeraltı Edebiyatı ve Hakan Günday’ın Romanlarında Yeraltı Edebiyatının İzleri |
Makale Başlık İngilizce | Türkiye’de Yeraltı Edebiyatı ve Hakan Günday’ın Romanlarında Yeraltı Edebiyatının İzleri |
Cilt / Sayı | Cilt: 2 / Sayı: 1 |
Yazar | Evren KARATAŞ |
Makale Dili | Türkçe |
DOI |
Özet Türkçe
Günümüzde edebiyatın beslendiği kaynaklardan biri de yeraltı kültürüdür. Yeraltı etkilerinin 18. yüzyıldan itibaren Gotik Edebiyat ile edebiyat sahasına yansımaya başladığı bilinmektedir. Gotik Edebiyat, insanın en temel ve ilkel duygularından biri olan korkuya dayanmaktadır. Korku ve kötülük, yeraltı kültürünün vazgeçilmez iki öğesi konumundadır. Edebiyatın yüzyıllardır süren serüvenine bakıldığında, “kötülük” kavramından da oldukça yararlandığı görülür. Edebiyat, uzun yıllar iyilik/kötülük karşıtlığını temel almış ve iyilikten yana mesajlar vermiştir. Ancak Yeraltı Edebiyatı ile kötülük başat öğe haline gelmiş, muhalif ve anarşist kahramanlar aracılığı ile kötülük kavramı yeniden sorgulanmaya başlanmıştır. Yeraltı Edebiyatı anlayışında kötülük artık iyiliğin zıddı değil, yeni bir yaşam biçimidir.
Türk edebiyatında Yeraltı Edebiyatı’nın izleri 1980 sonrasında Türkiye’nin yaşadığı siyasal ve sosyal bunalım ortamında oluşmaya başlamış ve Yeraltı Edebiyatı 1990’lı yıllarda artık belirgin bir akım olarak Türk edebiyatındaki yerini almıştır. Hakan Günday, günümüzde eleştirmenler tarafından Yeraltı Edebiyatı’nın Türkiye’deki önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bu çalışmada Hakan Günday’ın 2000-2003 yılları arasında yazmış olduğu ve Yeraltı Edebiyatı’nın ana dinamiklerini bünyesinde taşıyan Kinyas ve Kayra (2000), Zargana (2002) ile Piç (2003) adlı üç romanı örneklem olarak seçilmiştir. Elde edilen veriler ışığında, Hakan Günday’ın romanlarında kahramanların birer karakter özelliği olarak sunduğu yeraltı değerleri; yaşamla uzlaşamama/varlığını anlamlandıramama, ölümü idealize etme, tercih edilmiş yalnızlık, toplumsallaşamama ve kurumlara karşı çıkış, aidiyetsizlik hissi, ahlâk kurallarını yok sayma, şiddet eğilimi-bağımlılık ve medeniyet karşıtlığı başlıkları altında sunulmuştur.
Today, one of the sources which feeds the literature is underground culture. It is known that the underground effects have been reflected to the literature field by the Gothic literature since 18th century. Gothic literature is based on fear which is one of the most basic and primitive emotions of people. Fear and evil are the two indispensable elements of underground culture. Looking at the centuries-long adventure of literature, it is seen that the literature is also benefited from “evil” concept. Literature has been predicated on the good/evil contrast for many years and given its messages on behalf of goodness. But the evil has become a dominant element with the underground literature, and the badness concept has began to be questioned again through the opponent and anarchist heroes. In the underground literature understanding, the evil is not the opposite of good now, it is just a new way of life.
Traces of underground literature began to form in the political and social crisis environment of Turkey after 1980 and it was taken its place as a significant movement in the 1990’s. Today H. Günday has been accepted as one of the important representatives of underground literature in Turkey by critics. In this study, three novels of H. Günday as Kinyas and Kayra (2000), Zargana (2002), Piç (2003) which were written between 2000-2003. And carry the main dynamics of underground literature are selected as a sample and in the results of the data obtained, the underground values which Günday presented as a character property of novel persons are reported in the headings of inability to accord in life/inability to give meaning to the existence, the idealization of death, prefererred loneliness, anti-socialization and opposition against institutions, lack of the feeling of belonging to somewhere or something, ignorance of moral rules, the violence trend-dependence and the opposition to the civilization.
Özet İngilizce
Günümüzde edebiyatın beslendiği kaynaklardan biri de yeraltı kültürüdür. Yeraltı etkilerinin 18. yüzyıldan itibaren Gotik Edebiyat ile edebiyat sahasına yansımaya başladığı bilinmektedir. Gotik Edebiyat, insanın en temel ve ilkel duygularından biri olan korkuya dayanmaktadır. Korku ve kötülük, yeraltı kültürünün vazgeçilmez iki öğesi konumundadır. Edebiyatın yüzyıllardır süren serüvenine bakıldığında, “kötülük” kavramından da oldukça yararlandığı görülür. Edebiyat, uzun yıllar iyilik/kötülük karşıtlığını temel almış ve iyilikten yana mesajlar vermiştir. Ancak Yeraltı Edebiyatı ile kötülük başat öğe haline gelmiş, muhalif ve anarşist kahramanlar aracılığı ile kötülük kavramı yeniden sorgulanmaya başlanmıştır. Yeraltı Edebiyatı anlayışında kötülük artık iyiliğin zıddı değil, yeni bir yaşam biçimidir.
Türk edebiyatında Yeraltı Edebiyatı’nın izleri 1980 sonrasında Türkiye’nin yaşadığı siyasal ve sosyal bunalım ortamında oluşmaya başlamış ve Yeraltı Edebiyatı 1990’lı yıllarda artık belirgin bir akım olarak Türk edebiyatındaki yerini almıştır. Hakan Günday, günümüzde eleştirmenler tarafından Yeraltı Edebiyatı’nın Türkiye’deki önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bu çalışmada Hakan Günday’ın 2000-2003 yılları arasında yazmış olduğu ve Yeraltı Edebiyatı’nın ana dinamiklerini bünyesinde taşıyan Kinyas ve Kayra (2000), Zargana (2002) ile Piç (2003) adlı üç romanı örneklem olarak seçilmiştir. Elde edilen veriler ışığında, Hakan Günday’ın romanlarında kahramanların birer karakter özelliği olarak sunduğu yeraltı değerleri; yaşamla uzlaşamama/varlığını anlamlandıramama, ölümü idealize etme, tercih edilmiş yalnızlık, toplumsallaşamama ve kurumlara karşı çıkış, aidiyetsizlik hissi, ahlâk kurallarını yok sayma, şiddet eğilimi-bağımlılık ve medeniyet karşıtlığı başlıkları altında sunulmuştur.
Today, one of the sources which feeds the literature is underground culture. It is known that the underground effects have been reflected to the literature field by the Gothic literature since 18th century. Gothic literature is based on fear which is one of the most basic and primitive emotions of people. Fear and evil are the two indispensable elements of underground culture. Looking at the centuries-long adventure of literature, it is seen that the literature is also benefited from “evil” concept. Literature has been predicated on the good/evil contrast for many years and given its messages on behalf of goodness. But the evil has become a dominant element with the underground literature, and the badness concept has began to be questioned again through the opponent and anarchist heroes. In the underground literature understanding, the evil is not the opposite of good now, it is just a new way of life.
Traces of underground literature began to form in the political and social crisis environment of Turkey after 1980 and it was taken its place as a significant movement in the 1990’s. Today H. Günday has been accepted as one of the important representatives of underground literature in Turkey by critics. In this study, three novels of H. Günday as Kinyas and Kayra (2000), Zargana (2002), Piç (2003) which were written between 2000-2003. And carry the main dynamics of underground literature are selected as a sample and in the results of the data obtained, the underground values which Günday presented as a character property of novel persons are reported in the headings of inability to accord in life/inability to give meaning to the existence, the idealization of death, prefererred loneliness, anti-socialization and opposition against institutions, lack of the feeling of belonging to somewhere or something, ignorance of moral rules, the violence trend-dependence and the opposition to the civilization.