Cilt: 1 - Sayı: 1

ZEITSCHRIFT FÜR DIE WELT DER TÜRKEN

Haziran 2009

Cilt: 1 - Sayı: 1


Sayı Dosyaları:

Makaleler

Bu çalışmada, yaklaşık yirmi yıldır üzerinde çalıştığımız kaya üstü yazı ve figürler (petroglifler) ile yazılar üzerinde durulmuştur. Bilim adamları, çağların başlangıcını yazının bulunmasından başlatmışlardır. Hâlbuki kaya üstüne nakşedilen resim ve figürlerin M. Ö. 14 binlerde başladığını biliyoruz. Kaya üstü resimler, tıpkı yazı gibi okunup anlam verilebilmekte; yaklaşıp on beş bin yıllık insanlık tarihi anlamlandırılabilmektedir. Türk karakterli kaya üstü resim ve figürler Asya ile Avrupa kıtasının büyük bir bölümünde ve Afrika kıtasının kuzeyinde, düzenli olarak karşımıza çıkmaktadır. Yer isimleri, mimari ve diğer kültür unsurları, kaya üstü resim ve figürleri ile paralellik göstermektedir. Bütün kültür unsurları bir arada düşünüldüğünde Türklerin yaklaşık 15 bin yıldır dünya üzerinde olduğu ve muhteşem bir medeniyet ortaya koyduğu anlaşılmaktadır. Özetle bu çalışmada, Türk karakterli kaya üstü resim ve figürlerin tarihi derinliği ve yayılma alanları üzerinde durulmuştur.

 

The paper deals with rock scripts, figures (petroglyphs) and writings which we have been considering for last twenty years. The scientists refer the beginning of age to the discovery of scripts. However it is proved claim that the pictures and figures started to be carved on rocks back in 14th millenium BC. Pictures carved on rocks are able to be interpreted into certain explanations as scripts and human history of 15 thousand years is available to our perception. Rock pictures and figures with turkic features are regularly encountered in most parts of Asia and Europe and north part of Africa. They possess similarities with toponyms, architectural and other cultural components. While considering all the cultural components it becomes obvious that the turks have been existing on earth for 15 thousand years with magnificent culture. The paper touches upon issues regarding the ancience of rock petrogylphs and figures with turkic features and their located areas.

Giresun’da, Kültür Araştırmaları Merkezi kurulmuştur. Bu merkezin amacı uygulamalı halk bilimi ve müzecilik alanında hizmet vermektir. Bu tür merkezler, küreselleşme nedeniyle yok olan kültürel değerleri koruma altına almak ve kültürel değerlerin gelişimini ve yayılmasını sağlamak için vardır.

 

Cultural Research Center was established in Giresun. The purpose of this center is dealing out about folklore and museum. This type of center, globalization is not due to receive under the protection of cultural values and cultural values is to ensure the development and spread.

In this study, it is mentioned a journey which Ottoman’s former grand vizier Hüseyin Hilmi Pasha traveled to Russia in 1910. During this unofficial journey, Hüseyin Hilmi Pasha has met with Muslim Turks living in Saint Petersburg, Moscow, Kazan, Samarra and told his thoughts on their sustenance. In Russian and Tatar newspapers of that time, it had been written and discussed on this journey. As sources, we have taken the columns published in newspapers of ‘Novoye Vremya’ (Saint Petersburg), ‘Vakit’ (Orenburg), ‘Yıldız’ (Kazan) etc and the reports of two scholars, N. F. Katanov and N. Ashmarin, who guided and interpreted for Hilmi Pasha while he was in Kazan.

 

Divanü Lûgati’t-Türk, Türk dilinin en önemli yadigârlarındandır. Eser, Türklerin XI. yüzyıldaki dili, kültürü, edebiyatı ve yaşayışı ile ilgili çok kıymetli bilgiler sunmaktadır. Bu bilgilerin en önemlilerinden birisi de o dönemde yaşayan Türk boyları ve bu boyların dil özellikleri hakkında verdiği bilgilerdir. Divanü Lûgati’t-Türk’ten önce yazılmış olan eserlerde bu konuya değinilmemiş olması, eserin kıymetini arttırmaktadır. Bu çalışmada, Divanü Lûgati’t-Türk’te dağınık olarak sunulan Türk boyları ve bu boyların dil özellikleri ile ilgili bilgiler bir araya getirilmiş ve bu bilgiler ışığında bir tasnif yapılmaya çalışılmıştır.

 

Divanü Lûgati’t-Türk is one of the most significant works of Turkish language. It gives so precious information about language, culture, literature and life style of Turks in 11th century. One of these significant information is about Turkic peoples and language aspects of these peoples living in that period. It increases in this book's value that there was not a work giving those information before Divanü Lûgati’t-Türk. In this study, the information about Turkic peoples and their language aspects straggly stated in Divanü Lûgati’t-Türk have been gathered together and it has been tried to make a classification in light of the foregoing.

Rusya esaretinde olan halklar istiklal mücadelesinde açık ve gizli olarak birbirlerini destekliyorlardı. Bu durum jandarmaların ve KGB görevlilerinin de dikkatinden kaçmadı. Onlar da istiklal mücahitlerine karşı açık ve gizli ceza tedbirleri göstermeye başladılar. 1902’de Kırım’da doğan ve 1926’da Bakü’ye okumaya gelen Asan Rıfatov’un 1937’de Kırım’da sorgulanması da dediklerimize bir belge niteliğindedir. 35 yaşında KGB’nin kurşuna dizdiği Asan Rıfatov sadece Kırım, Azerbaycan müziğine hizmet etmedi. O, bütün Türk kültürünün gelişmesinde büyük cabalar gösterdi. Çok gençken, -21 yaşındayken- Kırım Türklerinin kültüründe ilk opera olan “Çorabatır”ı yazarak sehneye koydu. Onun besteleri Bakü, Moskova ve Paris’te düzenlenen şölenlerde, festivallerde seslendirilmiştir. 1935’te Bakü’den Kırım’a davet edilen besteci ve musiki hocası Asan Rıfatov, 1937’de kurşuna dizilmiştir. Annesi, babası ve kardeşleri de gözaltına alınarak kurşuna dizilmiş ve ya cezaevlerine gönderilmiştir.

 

While struggling for independence, the nations under Russian occupation, were supporting one another openly or confidentially. It did not escape from gendarme’s and KGB’s attention. They started realizing open and confidential punishment measures against freedom fighters. Asan Rıfatov who was born in Crimea in 1902 and left for Baku in 1926 to study is one of the personalities facing punishment by KGB. He was interrogated in Crimea in 1937. Asan Rıfatov who was shot by KGB at 35 played an important role not only in Crimean and Azerbaijani music moreover his great efforts covered the development of the whole Turkic culture. At the very young age-21 he wrote the first opera of Crimean turks “Chorabatir” and staged it. His compositions were played in the feasts and festivals organized in Baku, Moscow and Paris. Asan Rıfatov, a composer and teacher in music, was invited to Crimea from Baku in 1935 where he was shot to death in 1937. His father, mother and siblings were apprehended later on being either shot to death or sent to jails.

Muhammetkulu Atabayoğlu (Atabayev, 1885-1916), kronoloji bakımından Türkmen edebiyatının Klasik dönemi ile Sovyet dönemi arasında yer alan Ceditçilik dönemine ait bir yazar olarak 1914-1915 yıllarında ‘Zakaspiyskaya Tuzemnaya’ gazetesi sayfalarında basılan ve Türkmen Cedit Edebiyatı’nın en iyi örnekleri sayılan makaleleriyle tanınıyor. Eserlerinde Türkmen halkının tarihi ilerleme açısından diğer milletlerden geride kaldığını gündeme getirmek ve ileri gitmenin yollarını aramak; Türkmenistan’ın sosyal durumunu değiştirmek için ilk önce halka okuma-yazma öğretmeyi, bilim ve eğitim vermeyi çağdaş şartlara uygun hale getirmek; kadınların cemiyetteki durumlarını iyileştirmek, onların hak ve hukuklarını korumak; Türkmenlerin modern elbiseler giymelerini sağlamak; süreli yayınların toplum hayatında rölü ve önemi gibi o dönem için aktüel konular işlenmiştir. Ceditçi yazar Muhammetkulu Atabayoğlu’nun 1914-1915 yılların arasındaki Türkmence eserlerini derleyerek ve Türkiye Türkçesine aktararak ilk kez neşretmekteyiz.

 

Muhammetkulu Atabayev (Atabayogly, 1885-1916) is the notable representative of the jatit period of the Turkmen literature. The jadid period is the period between classic and soviet periods of the literature development. His publicisic articles, published in “Zakaspiyskaya tuzemnaya gazeta” newspaper in 1914-1915 are the bedt specimens of the jadit Turkmen literature. In his articles the author put on the agenda the burning questions of the Turkmen society of that period, such as: the backwardness of the Turkmen peoble in compare with other nations, because of imperfection of the methods of learning children to read and write, entering into the sisytem of education the new, modern methods of teaching, the compulsory education of the Turkmen girls equelly with the boys at schools, the removal from the life of the Turkmen people the ranson for the brides, wearing the modern, fashionable clothes from the best materials by Turkmen people, the role and importance of periodicals in the libe of society and the other matters. All the articles of Muhammetkuli Atabayev in uncut form after their first publication in 1914-1915 in Turkmen origin, for the first time are published into Turkish language.

Günümüzde dünyada tsunami dalgası olarak adlandırılan küreselleşme olgusu yaşanmaktadır. Bu olgu bütün dünyayı etkilemektedir. Türkiye de doğal olarak bu durumdan etkilenmektedir. Çünkü toplumlar günümüzde birbirine çok daha fazla bağlıdır. Küreselleşme, sosyal yaşamda çok değişik bir etkiye sahiptir. Bu etkiler siyasi, sosyal kültürel ve ekonomik niteliklidir. Bu çalışmada küreselleşmenin ekonomik etkileri analiz edilecektir. Ekonominin bütün sektörleri küreselleşmenin sonuçlarından etkilenmiştir. Tarım da bu sektörlerden biridir. Özellikle Türkiye’de tarımsal ekonomik sektörlerin çok önemli sorunları vardır. Bu sorunların çok önemli bir kısmı toplumsal yapısal karakterli olmasına rağmen, küresel ekonomik faktörler de Türk tarımındaki krizde pay sahibidir. Bu büyük problemleri hem teorik hem de uygulamalı araştırmalarla çalışmak gerekmektedir. Bu anlamda, bu çalışma Türkiye’deki tarımsal kriz ile ilgili teorik analiz denemesi niteliğindedir. Bu kriz hem sosyolojik hem de tarımsal niteliklidir. Ancak ben temel olarak sosyolojik boyutuyla ilgili olacağım.

 

It has been lived the reality of globalisation which is called the wave of tsunami in the world today. This fact has infected all the world. Turkey has been also naturally affected this situation. Because, nowadayas, societies depend on each other a lot. The globalisation has got a lot of variety effects in social life. These have a character of politics, social, cultural and economic. In this study, ıt has been analyzed economic efects of globalisation. All sectors of economy have been affected the results of globalisation. Agricultyre is also one of the sectors of economy. In particular, agricultural economic sectors have been a lot of serious problems in Turkey. In spite of the fact that these problems are haevy social structural character, the global economic factors have also shared in the criss of Turkish agriculture. It needs to study these great problems with both theoritical and practical studies. In this sense, this study has been did the essay of theoritical analyze about agricultural criss in Turkey. This criss has been character both sociological and agricultural. I will mainly relate to sociological dimension in this article.

Keçe, yeryüzünde bilinen en eski tekstil yüzeyidir. İlk defa nasıl yapıldığı ve kullanıldığı hakkında kesin veriler olmamasına rağmen; kullanımına ait en eski yazılı belge Homeros’un İlyada adlı eserindedir. 1071 Malazgirt Zaferi’nin ardından Orta Asya’dan Anadolu’ya göç eden konar-göçer Türk boyları, gelirken kültürlerini de getirmişlerdir. Getirdikleri el sanatının arasında keçecilik sanatı da bulunmaktadır. Geçmişten günümüze kullanım alanının genişliği nedeniyle de keçe, her zaman günlük yaşamın bir parçası olarak varlığını sürdürmüştür. Bir dönem için kullanım alanları azalan keçenin; birçok çeşidi günümüzde turistik ve hediyelik eşya üretiminde başrolü oynamaktadır. Birçok Türk, Avrupalı ve Amerikalı sanatçı keçe malzeme kullanmakta; tasarımın sınırları zorlanmakta, ressamlar ve heykeltıraşlar keçeyle inanılmaz sanat eserleri yaratmaktadırlar.

 

Felt making is known the oldest textile surface all around the world. There is no definite evidence about felt making and usage but its first usage on paper at Homer “Ilyada”. After 1071 Malazgirt Victory, nomadic Turkish tribes came from Central Asia to Anatolia with their culture. Because of widely using fields of felt, it is in the daily life from past to present. Nowadays there are a lot of souvenirs and touristic things to make felt. At the same time Turkish, European or American artists prefer to use felt for their art works.

Türkiye Türkçesi Doğu Grubu ağızlarının çoğunda ünlü uyumsuzlukları görülmektedir. Türkiye Türkçesi Doğu Grubu ağızlarında görülen ünlü uyumsuzluklarının bir kısmı bu bölge ağızları için karakteristik özellik taşırken, bazıları da belirli sesbilgisi özellikleriyle açıklanabilen ve Türkiye Türkçesi ağızlarının genelinde görülen ünlü uyumsuzluklarıdır. Bu bölge ağızlarında görülen ünlü uyumsuzluklarını: 1. İmladan Kaynaklanan Uyum Bozuklukları 2. Belirli Sesbilgisi Olaylarından Kaynaklanan Uyum Bozuklukları 3. Düzensiz Ünlü Uyumsuzlukları başlıkları altında ele alıp değerlendirmek mümkündür. Bu çalışma ile amacımız yukarıdaki başlıklar altında, bölgede görülen ünlü uyumsuzluklarının sebeplerini tespit etmektir.

 

We see vowel disharmonies in most of the Turkey-Turkish East Group dialects. A part of the vowel disharmonies seen in Turkey-Turkish East Group dialects are characteristic for this regional dialects, but some of the disharmonies can be explained with certain phonetical features and they are not characteristic. We can group these disharmonies as much: 1. Disharmonies sprung from spelling 2. Vowel disharmonies explanied by certain phonetical phomena. 3. Disordered vowel dishormonies In this study, we try to the explore the reasons of the disharmonies seen in this region under these heading.

Teknolojik gelişme ve sanayileşme, tüketime sunulan her ürün gibi çocuk oyun ve oyuncaklarında da değişime neden olmuştur. Çocukların dünyasına kazandırdığı çok farklı oyuncaklar yanında, çeşitli oyuncakların da yok olma sürecine girmesine neden olmuştur. Günümüzde yok olmamak için direnen, yapım aşamasında insan eli değmemiş, birebir tabiatın sunduğu oyuncaklar da bulunmaktadır. Bu çalışmada, Geleneksel Türk Çocuk oyunlarındaki örnekleri gösterilmeye çalışılmıştır.

 

Like every product put up for sale, technologic developments and industrialization have led to changes in children’s games and toys. In addition to many different types of toys that they presented to the children’s world, they have also caused a variety of toys to enter into the process of disappearance. Nowadays, there are also some toys that resist in order not to disappear, unspoiled in the pipeline and that are presented by Nature itself. In this study, its examples in Traditional Turkish Children’s games have been tried to be shown.

Türk toplumu Orta Asya’da yaşadığı dönem boyunca göçebe bir hayat sürmüş, ancak Anadolu’ya geldikten sonra yerleşik düzene geçmeye başlamıştır. Toprağa bağlı yaşam sürmeleri nedeniyle yaşam alanlarında kullandıkları oturma elemanlarını da yere yakın oturma birimleri olarak tercih etmiştir. Yaşam içi gereklilikler gelişip değiştikçe yaşam kültürü ve ihtiyaç duyulan mobilyalar da farklılaşmaya başlamış, yerden uzak oturma elemanlarının kullanımı kendini göstermiştir. Günümüzdeki modern hayata geçiş döneminde evde geçirilen zaman azalmaya başladıkça oturma elemanları da buna paralel olarak daha fonksiyonel biçim almıştır.

 

Turks had a migratory life all along the period at Central Asia, simply they began to be settled after coming to Anatolia. They have preferred the sitting components close to ground, because of having a life bounded to land. When the necessity of the life develops and varies, the culture of life and the needed furnitures are also become different. And as a result of this, the sitting components become far from ground. At the present day the time passed at the home become less, thus the sitting components begin to form more functional.

Bu çalışmada Amerika’nın başkenti Washington DC. ile komşu eyaletlerden Maryland ve Virginia’da yaşayan Türkler konu edinilmiştir. Ayrıca, bu bölgede yaşayan Türklerin kurmuş oldukları dernekler ve bunların yapmış olduğu faaliyetler değerlendirilmiştir. 1965 yılında başlayan dernekleşme ve teşkilatlanma çalışmalarının giderek arttığı tespit edilmiştir. Bu teşkilatların çalışma alanımızda yaşayan Türkler ve Türkiye ile ilgili pek çok gayret ve hizmetleri olmasına rağmen daha yapılacak çok iş olduğu kanaatine varılmıştır. Bunu gerçekleştirmek için ise kurumsallaşmış teşkilatlar ve profesyonel ekiplere ihtiyaç olduğu, mevcut derneklerin henüz bu aşamaya gelemediği görülmüştür.

 

This article focuses on Turks living in Washington, DC and the neighboring states of Maryland and Virginia. Furthermore, the foundations that the Turkish communities have formed in these areas, and the activities of said foundations, will be major points of discussion. It has been ascertained that the institutionalization of such organizations has grown since the first establishment in 1965. Even though these organizations have many objectives and services geared towards the Turkish people and Turkey in general, it has been concluded that there is still much work to be done. In order to progress in this area there is a need for greater institutionalization of these organizations with a more professional staff; unfortunately, the current foundations have not reached this goal.

Sürgün kelimesi ilk çağlardan itibaren kullanılmaktadır. Sürgün olmak için mutlaka, doğduğu ülkenin dışında yaşamak mecburiyetinde kalmak gerekir. Sürgündeki insanın en önemli sorunu dil olgusudur. Bazı sürgünler, sürgündeyken ana dillerinde eserler kaleme almışlardır. Sürgün sadece Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde gerçekleşmemiştir. Almanya, Macaristan, İspanya, Arap Yarımadası gibi ülkelere de sürgünler olmuştur. Sürgün olayının anlatıldığı bu çalışmada, mecburi sürgünler ile birlikte gönüllü sürgünler de işlenmiştir. Sürgün olayını yaşayıp tekrar kendi ülkesine dönenler olduğu gibi, dönmeden sürgün olarak vefat edenler de olmuştur. Bu konuda Gürsel Aytaç, Oya Baydar, Mehmet Doğan, Nedim Gürsel gibi kişilerin de bu konu hakkındaki görüşlerine yer verilmiştir. Sürgün sadece bir coğrafyada değil, birden fazla coğrafyada ele alınmıştır.

 

The words of exile are used from the first ages. To be exiled must necessarily arise in the need to stay to live outside of the country. The people in exile, the most important problem is the language. Some exiles write up work in the main language. Exile have become only within the boundaries of the Ottoman Empire and the Republic of Turkey. In some countries such as Germany, Hungary, Spain, The Arabian Peninsula, have been exiled. In this study of the events described in exiled, there were obligatory exile and also voluntary exile. Some people return to their country from exile. Unfortunately some people died in exile. About this issue, Gürsel Aytaç, Oya Baydar, Mehmet Doğan, Nedim Gürsel's opinions have been given. Exile has been examined in different geography.

Tarih boyunca tüm kültürlerde olduğu gibi insanın yaşam biçimini belirleyici öğelerden biri su olmuştur. Günümüze kadar gelen en önemli su yapılarından olan Türk hamamları Türk banyosunun Anadolu hamam kültürü ile biraya gelmesinden ortaya çıkan bir yapı türüdür. Yıkanma eyleminin yanı sıra sosyalleşme mekânları da olan hamamlar artık farklı tanımlanmaktadır. Sürekli değişim içerisinde olan modern insan hem sağlığını korumak için hem de en etkin tedavilere ulaşmak için küreselleşen dünyada küreselleşen sağlık hizmetlerine ulaşmak istemektedir. Sağlıklı olmak kavramı yalnızca fiziksel olarak değil aynı zamanda ruhsal ve sosyokültürel olarak ta tanımlanmaktadır. Bu değişen sağlık paradigması Spa & wellness kavramını yaratmaktadır. Spa & wellness merkezleri, Romalılardan bugüne kadar uygulanan su terapilerine verilen isimdir. Bu gelişim ve değişimin ana nedeni, günümüzde sağlıklı yaşama verilen önemin artmasıyla paralel olarak sauna-buhar-su sistemlerinin tıbbi desteleyici ve tamamlayıcı unsur olarak ön plana çıkması ve kullanıcı talepleridir. Günümüz insanı modern tıptaki bilimsel ve teknolojik gelişmelere yalnızca sağlık ve tedavi amaçlı değil güzellik ve “genç kalmak” için de ulaşmak istemektedir. Bu istek sağlık turizmini dünyada yeni bir turistik eğilim olarak önemli kılmaktadır. Bu nedenle Spa & wellness merkezlerinin doğru işleyebilmesi için mekânsal oluşumları üzerinde durulmasını gerekli kılmaktadır. Bu çalışmada Türk hamamlarının günümüz Spa & wellness mekânlarına etkileri ortaya konmuştur. Bu etkilerin neler olduğunu görmek için öncelikle Türk hamam kültürü ve Türk hamamının iç mekân özelikleri incelenmiştir. Daha sonra Spa & wellness kavramları ve tasarım özellikleri araştırılmıştır. Son olarak, bu incelemeler doğrultusunda Türk hamamlarının Spa & wellness merkezleri ile mekânsal etkileşimleri değerlendirilmiştir.

 

Throughout the history, water has been one of the main determinants of the human lifestyle in every culture. Turkish baths, which are among the most important extant water structures, are the products of a building type that appeared with the merger of Turkish bathing culture with the Anatolian bathing culture. At present, Turkish baths are defined in a different way as the venues for socializing in addition to bathing. In continuous change, modern man desires to reach global health services in the globalizing world in order to both protect his wellness and obtain the most effective treatment. In addition to its physical implications, the concept of wellness also refers to emotional and socio-cultural well-being. This changing paradigm of wellness has created the concept of Spa & wellness. Spa & wellness center is the name given to water therapies that have been applied since the Romans. The main reason of this development and change is the prominence of sauna-vapor-water systems as supporting and complementary elements to medicine and the demands of the users in this regard. The man of the present time desires to reach the scientific and technological developments in modern science not only for health and treatment services, but also for beauty and to “stay young”. This desire has turned health tourism into an important tourism trend in the world. Therefore, spatial formations must be dwelled on for Spa & wellness centers to function properly. This study outlines the influences of traditional Turkish baths on the design of the present time Spa & wellness venues. In order to identify these influences, initially the Turkish bath culture and the interior characteristics of Turkish bath are examined. Then, Spa & wellness concept and design criteria are searched. Finally, in accordance with these examinations, the spatial interactions of the traditional Turkish baths with Spa & wellness centers are evaluated.

Bu çalışma, Ziya Gökalp’ın aydın kavramının temeline koyduğu “aydın halktan kopuk olmamalı” diktumu çerçevesinde; günümüz aydın anlayışını irdelemek amacıyla ele alınmıştır. Sorun; Gökalp bu tanımıyla bir aydın kavramını ortaya koyarken, tanımının bağlandığı determinasyon ilkelerinin genel geçer sistematik olup olmadığı ve kavramla ortaya konan tipolojiden Gökalp’ın anladığı ile günümüz aydın tipolojisinin uyuşup uyuşmadığıdır. Bu problemin açılımıyla; Gökalp’ın düşüncelerinin evrensel ilkeler çerçevesinde kabul görüp görmediği anlaşılacak ve günümüz aydın problematiğinin çözümüne katkı sağlanacaktır.

 

This study has been done in order to discuss the current understanding of intellectual on the basis of the dictum " the intellectual shouldn't be away from the public people" which Ziya Gökalp put to the basis of his concept of intellectual. The problem is whether the rules of determination to which the definiton was linked are generally accepted and systematic ones, while Ziya Gökalp introduce while Ziya Gökalp introduce a concept of intellectual, and whether the thing that Ziya Gökalp understood from the typology introduced with the concept and present day intellectual typology agree with each other or not. By the expansion of this problem; it will be understood whether Gökalp's ideas find acceptence as a part of universal principles and it will contribute to the solution problematic of intellectual.

Edebiyat bir devletin ve toplumun varlığını koruması, bir arada tutması açısından önemli bir unsurdur. Timurlu ve Celayirli devletlerinde görüldüğü üzere Akkoyunlular ve Karakoyunlu hükümdarları da edebi faaliyetlere önem vermiştir. Şairleri, nedimleri ve ilim adamlarına saraylarında yer vererek onların çalışmalarını desteklemiş hatta kendilerinin yazdığı edebi eserler ile XV. yüzyıl Türk edebiyatına katkıda bulunmuşlardır.

 

The literature, the existence of a state and society protect and a search is an important element in terms of keeping. More can be seen in the two states with Timurids and Jalayirs so state rulers has given attention to the literary activities. Poet and courtier , scientists giving in the palace, and has supported their work, even give, literary work in themselves and XV. century have contributed to Turkish literature.