Cilt: 7 - Sayı: 2

ZEITSCHRIFT FÜR DIE WELT DER TÜRKEN

Ağustos 2015

Cilt: 7 - Sayı: 2


Sayı Dosyaları:

Makaleler

Kıyı alanları, doğal ve beşeri birçok coğrafi faktörün etkisinde olan, gelişen ve değişen bir mekândır. Kıyı alanları geçmişten günümüze, barındırdığı özellikler, çekicilikler ve sağladığı olanaklar bakımından insanların en önemli kullanım alanlarından biri olmuştur. Günümüzde de yoğun kullanımların yaşandığı kıyı alanları, kıyının jeomorfolojik özellikleri ile etkileşim halindedir. Kıyıların jeomorfolojik yapısı ve özellikleri, kıyı kullanımı türünü, dağılışını ve yapacağı etkinin belirlenmesini sağlamaktadır. Kıyı kullanımı sonucu oluşan faaliyetlerde, birçok etkisiyle kıyının jeomorfolojik yapısında antropojen değişimlere neden olabilmektedir. Bu durumda kıyı alanlarında jeomorfolojik yapı ile kullanım alanlarının ilişkisine, birbirlerine olan etkileşimine neden olmaktadır. İzmit Körfezi kıyıları da 130 km.lik uzunluğu, yoğun kıyı kullanım alanları ve çeşitli kıyı jeomorfolojisi birimleriyle bu etkileşimin yaşandığı alanlardan biridir. Bu çalışmada, İzmit Körfezi kıyılarının jeomorfolojik özellikleri ile kıyı alanı kullanımının ilişkisi, etkileşimi incelenmiş, coğrafi olarak analizi ve değerlendirilmesi yapılmıştır.

Coastal areas are land of evolving and changing to natural and geographical factors which influenced many of the humanities. Coastal areas were using to an important of people from past to present for specifications, attractive surroundings and facilities. In today the coastal areas of heavy too usage to interact the field of geomorphological coast within the natural geographic factors. Coastal habitats geomorphological structure and characteristics wiil being type of use of the coast, distribution can supply identification of impact. The influence of activities as a result of the use of many effects of coastal geomorphological structure of antropojen can lead to changes. If this is the case with the use of the coastal areas of the geomorphological structure fields to interact with each other to cause. The coast of the Gulf of Izmit, 130 km in length, intensive coastal areas and various coastal geomorphological units of that interaction is one of the areas that are experiencing. In this study, geomorphological features of the coast of the Gulf of İzmit and the coastal area in a relationship evaluation has been made the use of interaction were explored, geographically analysis.

Every branch of science which deals with man - from literature to psychology - studies disasters experienced by societies. Great Patriotic War was one of such disasters and it left its mark on the 20th century Soviet-period Russian literature. War reflected in literature with all its aspects and the literary works of writers and poets of the war period were enhanced by the manifestation of the human soul. One of the prose writers of the 20th century was Yuri Bondarev who emphasized the destructive side of war in his works by portraying the physical, social and mental deterioration of man during the war. In one of his works - the novel The Hot Snow - the author shows the human nature tested under hard conditions of war and gives the account of the people's struggle for their motherland and freedom as they fought against the enemy with limited resources.
This paper presents an effort to study the novel The Hot Snow by war-period prose writer Yu. Bondarev from philological and psychological perspectives. The psychological trials experienced by each character in a different way, the moral and mental changes in the person caused by war were studied in the paper under different titles. The goal of this paper is to provide a pattern of the use of psychology in the analysis of pieces of literature and to support the research in the area of psychology of literature. As a result this paper - besides demonstrating the meaninglessness of war once again - will be important for revealing the psychological sources of literature.

Dil becerilerinin her biri kişinin çevreyle ve kendisiyle olan iletişimini doğru biçimde kurmasına araçtır. Bu becerilerden biri olan yazma, kişinin kendini somut bir biçimde yazılı olarak ifade etmesidir. Araştırmanın amacı, Mustafa Kemal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Öğretmenliği Bölümü dördüncü sınıf öğrencilerinin -kelime, cümle, paragraf düzeyinde- yazma becerilerini metin içinde belirlemektedir. Betimleyici tarama modelindeki bu araştırmada, araştırmacılar tarafından geliştirilen "Türkçe Öğretmeni Adaylarının Metinlerini Oluşturabilme Düzeyi Dereceli Puanlama Anahtarı" ve "Yazma Formu" kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda, kız öğretmen adaylarının metin oluşturma düzeyleri ortalaması ile erkek öğretmen adaylarının metin oluşturma düzeyleri ortalaması arasında kız öğrenciler lehine anlamlı bir farklılık tespit edilmiştir. Türkçe öğretmenliği 4. sınıf Türkçe öğretmeni adaylarının "kelime" düzeyinde geneli (%81) başarılı bulunurken "cümle" düzeyinde başarı düzeyi %63'e inmektedir. Bununla birlikte, öğretmen adaylarının oldukça azı (%21) "paragraf" düzeyinde başarı göstermiştir. Buna göre, öğretmen adaylarının metin oluşturmada en az başarı gösterdikleri düzeyin paragraf olduğu belirlenmiştir.

Each of the language skills is tool to install person's environmentand his communication with himself correctly. One of the those skills, writing is one's self expression in concrete form. The purpose of the research is to determine in the text of the - word, sentence, paragraph level- writing skills in fourth grade students in Mustafa Kemal University Education Faculty. In this research which is in descriptive scanning model, "Gradational Scoring Key about Turkish Teacher Candidates' Composing Text Level" and "Writing Form" were used. At the end of the research, the significant differences were determined between the average level of Turkish teacher candidates to compose text and the average level of male teacher candidates to compose text. While Turkish teacher candidates who are in fourth grade found that 81% succesuful in "word level", the level of success is down to 63% in the "sentence level". At the same time, quite a few of teacher candidates 21% demonstrated success in the "paragraph level". Accordingly, teacher candidates in composing text have determined that they show a minimum level of success in "paragraph".

Lider-üye etkileşimi (LÜE) ve örgütsel sinizm araştırmalarda dikkat çeken iki konu olarak önemini sürdürmektedir. Ancak bu iki kavram arasındaki ilişkinin incelenmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Algılanan içsellik statüsünün bu ilişkideki rolü ise merak uyandırmaktadır. Bu nedenle, bu araştırmanın amacı, lider-üye etkileşiminin örgütsel sinizm üzerindeki etkisinde algılanan içsellik statüsünün aracılık rolünün incelenmesidir. Araştırmadan elde edilen bulgular lider-üye etkileşiminin örgütsel sinizmin tüm alt boyutlarını negatif yönlü olarak etkilediğini göstermektedir. Daha belirgin bir biçimde, algılanan içsellik statüsünün lider-üye etkileşimi ile örgütsel sinizmin hem bilişsel (inançlar) hem de duyuşsal (duygular) alt boyutları arasındaki ilişkide kısmi aracılık rolü üstlendiği, lider-üye etkileşimi ile örgütsel sinizmin davranışsal (davranışlar) alt boyutu arasındaki ilişkide tam aracılık rolü üstlendiği ortaya çıkmıştır.

Leader-member exchange (LMX) and organizational cynicism are the two concepts which continue to take attention in the researches. But, the relationship between these two concepts is still in need of explanation. Moreover, the role of perceived internal status is wondered in this relationship. Thus, the aim of this study is to investigate the mediating role of perceived internal status on the effects of leader-member exchange on organizational cynicism. Findings of the study demonstrate that LMX negatively effects all sub dimensions of organizational cynicism. Specifically, it is found that perceived internal status partially mediates the relationship between LMX and both cognitive (beliefs) and affective (feelings) sub dimensions of organizational cynicism and fully mediates the relationship between LMX and behavioral (behaviors) sub dimension of organizational cynicism.

Adını turkuaz renkli çinilerinden alan Gök Medrese, inşa kitabesinin günümüze ulaşamamasından dolayı araştırmacılar tarafından farklı yıllara tarihlendirilmiştir. Araştırmacılar eserin inşa tarihi konusunda bir fikir birliğine varamamakla birlikte, banisinin Pervane Muiniddün Süleyman olduğu konusunda hem fikirdirler. Günümüzde müze olarak kullanılan eserin bezemelerinde ciddi tahribatlar oluşmuş ve çinilerinin büyük kısmı dökülerek günümüze ulaşamamıştır. Çininin yanı sıra taş süsleme örneklerinin de görüldüğü eserde; oyma, kakma ve renkli taş almaşıklığı gibi bezeme tekniklerinin kullanıldığı görülmektedir. Eserde süsleme öğeleri; taç kapı, ana eyvanın iç kısmı, avlu revak kemerleri yüzeyi ve kemer köşeliklerinde bulunmakta olup geometrik, bitkisel ve yazı olmak üzere üç türdür. Zengin bir bezeme programına sahip olan eserin bezemeleri ve üslupsal özellikleri yapının tarihlendirilmesi konusunda yardımcı faktörlerdendir. Bu makalede eserin üslupsal özellikleri temel alınarak yapı yeniden değerlendirilmeye çalışılmıştır.

Gök Medrese (Blue Madrasa) which is named after its turquoise colored tiles has been dated at different years by the researchers because its construction inscription has not reached today. Even though researchers has not reached at a consensus about the structure's construction date, they agree that the structure was commissioned by Pervane Muiniddun Suleyman. Gok Madrasa, whose adornments have undergone serious degradations and most of the tiles has fallen and couldn't reach the present day, is now used as a museum. Besides the tile examples in the building, stone embellishment examples which include carving, inlaying, colored stone flemished cross were used as adornment techniques. The structure's embellishment components can be found on the portal, main iwan's interior part, court riwaq arches' surface, and arch corners. These components are three types: geometric, vegetal ornament and calligraphy. The structure has a rich embellishment program and its embellishment and stylistic features are contributory factors for dating the structure. In this article, it was tried to make an reassessment of the building's construction with a new viewpoint reagarding particularly its stylistic characteristics.

Abdülhak Hâmid Tarhan'ın yazdığı çok sayıda piyes, onun sanat eserleri arasında önemli bir yer tutar. Bu eserlerden beşi; Tarık, İbn Musa, Tezer, Nazife ve Abdullahü's Sagîr'in konusunu Endülüs tarihinden alır.
Hâmid'in, Endülüs tarihine ilgi duymasının iki sebebi vardır. Birincisi, Hâmid'in, romantik bir mizaca sahip olmasıdır. O, sadece Endülüs tarihi ile ilgilenmemiş, ilk çağ ve Eski Türk tarihi ile ilgili çok sayıda eser de yazmıştır. İkinci sebep ise onun düşünce dünyasıdır. Hâmid, Namık Kemal'in "Panislâmcı" fikirlerinden etkilenmiş; Devletin kurtuluşunu, İslam birliğinin sağlanmasında görmüştür.
Hâmid, Endülüs problemini, tiyatro eserinin en elverişli olduğu öğe olan "karakterler" üzerinden tartışmıştır. Karşılaştırmalı Edebiyat Biliminde Fransız ekolü, bir edebî metinde başka bir topluma ait kültürel durumların araştırılmasını da çalışma alanına dâhil eder. Bu yazıda, bir Türk yazarı olan Hâmid'in eserlerinde Arap tarihinin önemli bir parçası olan Endülüs konusu, karakterler üzerinden tartışılmıştır.

A great number of dramas which Abdülhak Hamid Tarhan wrote have an important place among his works of art. Five of these works; "Tarık", "İbn Musa", "Tezer", "Nazife" and " Abdullahü's Sagîr" take their subjects from Andalusia history.
The interest of Hamid in Andalusia history has two reasons; the first one is his tendency to romanticism. He was not only interest in Andalusia history but also wrote so many works about First age and Ancient Turkish History. The second reason is his intelectuel world; he was affected by Panislamist idea of Namık Kemal and he thought that the foundation of the state depences to Islamic unity.
Hamid argued the Andalusia problem on "character" which is the most suitable notion of drama. In the comparative literature; French Philosophy incorporates studies about literary texts which have cultural objects of another society into the field of study. In this article; the subject of Andalusia that is an important part of Arabian history is discussed in terms of "character" in the works of a Turkish writer Hamid.

Bu çalışmada hayvan isimlerinin dilimiz ve kültürümüzdeki öneminden bahsedildi. Daha sonra Karaca Oğlan şiirlerinde geçen hayvan isimleri tek tek tespit edilerek kaç farklı şiirde kaç defa geçtiği belirtildi. Bazı isimleri âşığın hangi amaçla kullandığına değinildi. Her farklı hayvan ismi için şiirlerden bir dörtlük veya iki satır örnek gösterildi. Karaca Oğlan şiirlerinde geçen fakat günümüzde çok az kullanılan veya hiç kullanılmayan; aşkar, bahrî, balaban, boz, beserek, ceran (ceren, ceyran), eke, ergeç, hecin, ibicek, ispir, kır, köşek, kuzgun, maral, maya, öşek, pervane, pohur, sağmal, seyfi, sığın, şahbaz, taylak, turaç, tutu (dudu), yoz gibi hayvan isimleri tanımlandı. Ayrıca bu çalışmada hayvanların hangi özellikleriyle şiire konu olduğu ve şiirde bu isimlerin hangi görevleri üstlendiği ortaya konmaya çalışıldı.

In this study, the importance of animal names in our language and culture was mentioned. Then, the animal names in Karaca Oglan poems were detected one by one and reported in detail as in how many of the poems and how many times they are seen. Aşık's purpose of using certain animal names was also stated. Seen in Karaca Oglan poems however rarely or never used today, the animal names; askar, bahrî, balaban, boz, beserek, ceran (ceren, ceyran), eke, ergeç, hecin, ibicek, ispir, kır, köşek, kuzgun, maral, maya, öşek, pervane, pohur, sağmal, seyfi, sığın, şahbaz, taylak, turaç, tutu (dudu), yoz… were detected and given meaning with the purpose of retrieval. In this study names of animals will be classified by taking in to considerationof their some features and will focus on how to use aspects of the animal names by poems.

Bu araştırmada, ARCS Motivasyon Modeli bileşenleri dikkate alınarak yapılandırılan bir öğrenme-öğretme sürecinin, ilkokul 4. sınıf öğrencilerinin sosyal bilgiler dersine yönelik motivasyonlarına ve başarı düzeylerine etkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada ön-test son-test kontrol gruplu deneme modeli kullanılmıştır. Deney gurubu 32, kontrol gurubu ise 30 öğrenciden oluşmuştur. Araştırma verilerinin toplanması için her iki gruba deneysel çalışma sürecinin başında ve sonunda "4. ve 5. Sınıf Sosyal Bilgiler Dersi Motivasyon Ölçeği" ve "Sosyal Bilgiler Dersi Erişi Testi" uygulanmıştır. Verilerin analizinde ilişkisiz örneklemler t-testinden yararlanılmıştır. Yapılan analizler sonucunda; deneysel işlem öncesi ölçümlerde deney ve kontrol grubu öğrencilerinin motivasyon ve başarı düzeylerinin birbirine benzerlik gösterdiği görülmüştür. Deneysel işlem sonrası yapılan ölçümlerde ise öğrencilerin motivasyon ve başarı düzeylerinde deney grubu lehine anlamlı farkların olduğu görülmüştür. Bu sonuç, öğrenme öğretme süreçlerinin ARCS Motivasyon Modeli'ne uygun bir şekilde yapılandırılmasının öğrencilerin ilgili derse yönelik motivasyonlarını ve başarı düzeylerini olumlu bir şekilde artıracağını ortaya koymaktadır.

The purpose of this study is to detect the impact of a teaching-learning process, structured taking the components of ARCS Motivation Model into consideration, on the motivation and success level of primary grade 4 students in social studies. In scope of the study, grouped pretest-posttest testing model is used. The experimental group consists of 32, and the control group 30 students. In order to collect research data, the "Grade 4 and 5 Social Studies Motivation Scale" and "Social Studies Achievement Test" were run on both groups at the beginning and end of the research process. Data was analyzed by means of unrelated samples t-test. The analysis indicated that according to measurements at the beginning of the study, motivation and success level of experimental and control group students showed similarity. Meanwhile, tests after the process showed meaningful difference in favour of the experimental group students in terms of their motivation and success level. Such findings demonstrate that structuring teaching-learning processes according to ARCS Motivation Model will positively enhance the level of success and motivation of students towards a given subject.

Bu çalışmada, ortaokul öğrencilerinin 20 dakikalık süredeki metin üretimlerinin çeşitli değişkenler çerçevesinde ölçülmesi amaçlanmıştır. Nedensel karşılaştırma modelindeki bu araştırmanın örneklemini; Antakya'daki iki okulda öğrenim gören 817 ortaokul öğrencisi oluşturmuştur. Veriler analiz edilirken öğrencilerin oluşturdukları yazıların kelime olarak metin uzunlukları hesaplanmış ve kişisel bilgi formundaki değişkenlere göre öğrencilerin oluşturdukları metinlerin uzunluklarında farklılaşma olup olmadığına bakılmıştır. Araştırmada şu sonuçlara ulaşılmıştır: 20 dakikalık sürede ortaokul öğrencilerinin % 40,5'inin 51 ilâ 100, % 32,4'ünün de 30 ilâ 50 kelimeden oluşan metinler ürettikleri; kız öğrencilerin erkeklere göre daha uzun metinler oluşturdukları, metin uzunluğunun 5. sınıftan 7. sınıfa doğru düzenli bir biçimde arttığı, Türkçe dersinde akademik olarak daha başarılı olan öğrencilerin daha uzun metinler oluşturdukları belirlenmiştir. Bu çalışmada sosyoekonomik özelliklerin metin üretiminde farklılık oluşturduğu tespit edilmiştir. Buna göre babası üniversite veya lise mezunu olanların diğerlerine göre daha uzun metin oluşturduğu; babası memur olanların babası başka meslekten olanlara göre daha uzun metin oluşturduğu; ailesinin aylık ortalama geliri 1500 TL'den düşük olan öğrencilerin metin üretimlerinin, ailesinin aylık ortalama geliri 2501-4500 arası olan öğrencilere göre anlamlı bir şekilde daha düşük olduğu ve 2501 TL ile 4500 TL arasında geliri olanlarda da gelir durumuna göre metin üretiminin arttığı belirlenmiştir.

This study aims to measure the text production (in 20 minutes) of secondary school students with regard to various variables. Study group of this causal-comparative research consisted of 817 secondary-school students attending two schools selected from Antakya district. When the data are analyzed, the lengths of the texts composed by the students are calculated and it is examined whether there is any differentiation in the lengths of the texts which the students has written according to the variables in personal information form. In the study the following conclusions are reached: In 20 minutes 40,5 % of secondary school students have produced 51-100-word text and 32,4 % of them 30-50-word text. It has determined that female students have written longer texts according to male students; text length has increased regularly toward 5 to 7 grade and students who are more successful in Turkish Language lesson can write longer texts. In this study, it has found that socio-economic difference of students have effect on their text production process. When the data are analyzed, the lengths of the texts composed by the students are calculated and it is examined whether there is any differentiation in the lengths of the texts which the students has written according to the variables in personal information form. According to this result, students whose father graduated from high school or university have composed longer texts; students whose father are civil servant have composed longer texts when compared with other professions; students whose family earn less than 1500 Turkish Liras per month have lower text production compared with students whose family earn 2501-4500 Turkish Liras per month. And it is determined that an increase in text production of students whose family have 2501-4500 Turkish Liras income per month.

Örgütlerde iletişim, sınırları belirlenmiş ve belirli kurallar doğrultusunda yapılandırılmış formal iletişim kanalları ve kişilerarası ilişkilerden doğan ve herhangi bir yapılandırmaya dâhil olmayan informal iletişim kanalları aracılığıyla gerçekleşir. Dünyanın en eski medyası olarak bilinen söylenti ve dedikodu ise iletişim sürecinin informal boyutudur. Dedikodu ve söylentiler günlük yaşamda uzakta kalınamayan, bazen yakınılan, bazen kızılan ama bir şekilde dâhil olunan sosyal ortamlardır. Aslında söylenti ve dedikodu bir iletişim tarzıdır. Dedikodu örgütlerdeki en yaygın faaliyetlerden birisi olmasına rağmen Türk yönetim yazınında fazlaca çalışılmamış bir konudur. Bu konunun irdelenmesi, ilgili yazına katkı vermek amacıyla tanımlayıcı bir çerçevede sunulmuştur. Bu çalışmada, informal ve viral bir iletişim aracı olan dedikodunun nasıl algılandığı, bireysel ve örgütsel açıdan işlevleri, bireysel yararlarına ilişkin tutumlar değerlendirilmiştir.

Communication in organizations, within the limits specified and configured in accordance with certain rules arising from the formal channels of communication and interpersonal relationships, and are not included in any configuration takes place through informal channels of communication. Known as the world's oldest media rumor and gossip is the size of the informal communication process. Kalınamayan everyday life, away from the gossip and rumors, sometimes complained, but in a way, sometimes including the Red Crescent owned social media. In fact, rumor and gossip is a way of communication. Despite being one of the most common activities in organizations gossip much studied in the literature of the Turkish government issue. Examine this issue, a descriptive framework in order to contribute to the relevant literature is presented. In this study, informal and non-viral rumor that the perception of a means of communication, the functions of individual and organizational point of view, attitudes were assessed on individual merits.

Bu araştırmanın amacı, C1 düzeyinde Türkçe öğrenen yabancı öğrencilerin yazılı anlatımı düzenleme sürecinde akranlarına sağladıkları yazılı geribildirimleri çeşitli açılardan betimlemek ve bu betimlenmeye dayanarak akran değerlendirme etkinliklerinin işlevselliğini sorgulamaktır. Araştırmada C1 düzeyinde Türkçe öğrenen 32 öğrencinin akranlarına verdiği geribildirimler üzerinde içerik çözümlemesi yapılmış, yazımsal ulamlar da dikkate alınarak geribildirimler doğru yazımlara yönelik olup olmamalarına, doğru-yanlış oluşlarına ve türlerine göre sınıflandırılmıştır. Elde edilen veriler frekans ve yüzde olarak sunulmuştur. Araştırmadan elde edilen bulgular öğrenciler tarafından metinlere toplam 404 geribildirim verildiğini, bu geribildirimlerin %5.69'unun (23 geribildirim) metinlerdeki doğru yazımlara yönelik olduğunu ortaya koymuştur. Araştırmadan elde edilen bir diğer bulgu ise metinlerdeki toplam yanlış sayısının 381 olduğunu ve öğrencilerin bu 381 yanlışın %78.48'ine (299 geribildirim) geribildirim sağlayabildiklerini göstermiştir. Öte yandan öğrenciler metinlerdeki yanlışlara %88.96 oranında doğrudan düzeltici, % 11.04 oranında dolaylı düzeltici geribildirim sağlamışlardır. Araştırmadan elde edilen bulgular genel olarak değerlendirildiğinde, akran değerlendirme etkinliklerinin metinlerindeki yanlışları belirleme ve düzenlemede verimli bir sınıf etkinliği olabileceğini göstermektedir.

The purpose of this research to describe various aspects of the process of writing foreign students learning Turkish in C1 level and the regulations that they provide feedback to their peers and to question the basis of the functionality of the peer review activities. Research was done with 32 students learning Turkish in the level of C1 and conducted content analysis on the feedback given by their peers. Feedbacks were classified according to their correct spelling consideration, types and wrightness with consideration of textual properties. The results were presented as percent and frequency. According to the findings total of 404 feedback given by students to the text and 5.69 % (23 feedback ) of the feedbacks were given to the correct spelling in the text. Another findings in the research there were 381 errors in texts and students gave feedbacks for 78.48 (299 feedbacks) for them. On the other hand students gave %88.96 direct or corrective and 11.4 % indirect feedback. as a general according to the results peer review techniques could be effective activities in defining and correcting textual mistaken and advised to be used.

Bu araştırmanın amacı, ortaokul öğrencilerinin sosyal bilgiler kaygıları ile tutumları arasındaki ilişkileri ve öğrencilerin kaygı ve tutumlarının sosyal bilgiler dersinde algılanan başarı düzeyi, cinsiyet ve sınıf düzeyi değişkenlerine göre anlamlı bir biçimde farklılaşıp farklılaşmadığını incelemektir. Araştırmaya 2014-2015 eğitim-öğretim yılının ikinci döneminde, Karabük il merkezinde bulunan ortaokullarda 6., 7. ve 8. sınıflarda öğrenim gören toplam 300 öğrenci katılmıştır. Tarama modelinin kullanıldığı araştırmada veri toplama aracı olarak Kağıtçı ve Kurbanoğlu (2013) tarafından geliştirilen "Kaygı Ölçeği" ve Anlar (2011) tarafından geliştirilen "Tutum Ölçeği" kullanılmıştır. Araştırma sonuçları, ortaokul öğrencilerinin sosyal bilgiler dersi kaygı ve tutumları arasında negatif yönde ve anlamlı bir ilişkinin olduğunu göstermiştir. Bununla birlikte araştırma sonuçları, öğrencilerin kaygılarının sosyal bilgiler dersinde algılanan başarı düzeyi değişkenine; tutumlarının ise sosyal bilgiler dersinde algılanan başarı ve sınıf düzeyi değişkenine göre anlamlı bir biçimde farklılaştığını ortaya koymaktadır. Araştırma sonuçları ilgili alan yazınla ilişkilendirilerek tartışılmıştır.

The purpose of this study was to examine the relationship between secondary school students' anxiety and attitude toward social science course and to determine whether students' anxiety and attitude differed significantly according to perceived successes in social science course, gender, and classroom level. A total of 300 6, 7, and 8th grade students studying in secondary schools located in Karabuk city center in 2014-2014 education year and second term participated in the study. This study designed in survey model used "Anxiety Scale" developed by Kağıtçı and Kurbanoğlu (2013) and "Attitude Scale" developed by Anlar (2011) to gather data. Results of the study revealed that secondary school students' anxiety and attitude toward social science course was negatively and significantly correlated. Results also illustrated that students' anxiety differed significantly according to perceived success in social science course variable while their attitude differed significantly according to perceived success in social science course and classroom level variables. Results of the study were discussed in line with the related literature.

Çalışmada Avrupa Birliği ile tam müzakere süreci başladıktan sonra Thirlwall Yasası'nın, Türkiye ekonomisinde geçerliliğini test etmek amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda ilk olarak Türkiye ekonomisinin ithalat talebinin gelir esnekliği tahmin edilmiş ve bu esneklik sayesinde Türkiye'nin ödemeler bilançosu kısıtı altındaki büyüme oranları hesaplanmıştır. Gerçekleşen ve tahmin edilen büyüme oranları arasında bazı benzer sonuçlara ulaşılmasına rağmen özellikle tam üyelik müzakere süreci başladıktan sonra Thirlwall yasasının geçerliliğinin, 1983-2013 yıllarını kapsayan dönemde Türkiye ekonomisi için geçerliliğinin ampirik olarak reddedildiğine McGregor ve Swales testi sonucunda ulaşılmıştır.

The present article aims to test Thirlwall's Law for Turkish economy after the begining of the full membership consultation of Turkey to European Union. Firstly we estimated the elasticity of import demand and calculated the balance of payments constrained growth rates. We reached some similarities between actual rates of growth and rates of growth predicted by the Thirlwall s Law for Turkish economy. Although some similarities are founded between actual growth rates and predicted growth rates by the Thirlwall's Law especially after the begining of the full membership consultation of Turkey to European Union, the results of McGregor and Swales test rejected the empirical validity of Thirlwall s Law for Turkish economy over the period 1983-2013.

Vatandaşlık eğitimi doğası gereğince birçok disiplinle etkileşim halindedir. Bunlardan birisi de coğrafyadır. İlgili literatür incelendiğinde coğrafya eğitimi çalışmalarının göz önünde bulundurması gereken bir odak noktası bulunmaktadır. Bu odak nokta vatandaşlık eğitimidir. Vatandaşlık eğitimi incelendiğinde gelişmiş demokrasilerde aktif vatandaşlık eğitimine önem verildiği görülmektedir. Aktif vatandaşlık eğitimine coğrafi bir perspektiften bakıldığında ortak noktalar göze çarpmaktadır.
Bu çalışmanın amacı coğrafya öğretiminin aktif vatandaşlık eğitimindeki rolüne ilişkin öğretim üyelerinin görüşüne başvurmaktır. Bu amaçla coğrafya ve sosyal bilgiler eğitimi alanında doktora derecesine sahip 10 öğretim üyesinin görüşleri alınmıştır. Çalışmanın deseni, nitel araştırma yöntemlerinden olan olgubilim/fenomoloji araştırma modelidir. Katılımcıların belirlenmesinde amaçlı örnekleme yöntemlerinden kartopu örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından hazırlanmış yarı-yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır.
Bulgular ve Sonuç: Katılımcılara göre coğrafya öğretimiyle vatandaşlık eğitimi arasında doğrudan bir ilişki bulunmaktadır. Bu ilişki mekan-insan-çevre; aidiyet, çevreye duyarlılık, sorumluluk, sürdürülebilirlik, küreselleşme ve karşılıklı bağımlılık, farklılıkları tanıma, dayanışma ve hoşgörü boyutlarında gerçekleşir. Coğrafya yaşanılan çevreye aidiyet duygusuyla bağlanmayı kazandırır. Aynı zamanda vatandaşların çevresine daha duyarlı, sorumlu bir vatandaş olmanın yolunu açmaktadır.

Citizenship education is in interaction with many disciplines by its nature. One of these disciplines is geography. When the literature of the related field is examined, geography education activities have an aspect which needs to be taken into consideration. This is citizenship education. When citizenship education is examined, it is observed that active citizenship education stands out in developed democracies. If the active citizenship education is contemplated from a geographical perspective, common points are in evidence.
The aim of this study is to determine the role of geography teaching in active citizenship education. The views of 10 academicians with doctoral degrees in the field of geography and social studies education were applied to for this purpose. The pattern of the study is the phenomenologic research method which is one of the qualitative research methods. Snowball sampling method which is one of the purposeful sampling methods was utilized in the determination of participants. Semi-structured interview form prepared by the researcher was used as the data collection tool.
According to the findings of the research: Participants stated that there is a direct correlation between geography teaching and citizenship education. This correlation occurns in the dimensions of place-mankind-environment; belonging, environmental awareness, responsibility, sustainability, globalization and mutual interdependence, recognizing differences, solidarity and tolerance. Geography adds attachment to the populated environment with a sense of belonging. It also makes inroads into being a citizen with environmental awareness and responsibility.

Bu çalışmada, 18. Yüzyılda Damad İbrahim Paşa döneminde Muşkara olarak bilinen Nevşehir İli'nin kuzeybatısında Horasan Erenleri de denilen Hacı Bektaş-ı Veli'nin (13.Yüzyıl) hayatının büyük bir bölümünü geçirdiği, eski adı Sulucakarahöyük günümüzdeki adı ise Hacıbektaş olan İlçe'ye bağlı Başköy ve İlicek Köyü'ndeki iki cami incelenmiştir. Yapılan arazi çalışması sonucunda tespit edilen bu iki cami Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde inşa edilmiştir. Mimari açıdan kısmen orijinalliğini koruyan yapılar süsleme ve ahşap kullanımı bakımından çevredeki diğer yapılardan ve kendi aralarında da farklılık arz etmektedir.

In this study, two mosques in Başköy and İlicek Village where known as "Muşkara" during Damad İbrahim Paşa period in 18th century, also called Horasan Erenleri at the nortwestern of Nevşehir city, Hacı Bektaş-ı Veli spent a large part of his life (13th century) and connecting with the county, the old name of which is Sulucakarahöyük and the modern day name of which is Hacıbektaş were investigated. These two mosques being determined at the result of the field survey were built during the last period of Ottoman Empire. These buildings that partly protecting their originality in respect to architecture propound difference from other buildings in the area and among each other in terms of decoration and using wooden.

Bu araştırmanın amacı, 11-14 yaş grubundaki öğrencilerin harita beceri düzeyleri ile matematik başarıları arasındaki ilişkiyi belirlemek ve harita beceri düzeylerini çeşitli değişkenler açısından incelemektir. Araştırma tarama modelinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak Sönmez (2010) tarafından geliştirilen başarı testi kullanılmıştır. Araştırma, 2012-2013 öğretim yılında Ankara ili, merkez ilçelerde öğrenim gören 384 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın alt problemlerinin çözümlenmesinde; t-testi, tek yönlü varyans analizi (One Way ANOVA) ve Pearson Korelasyon teknikleri kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, araştırmaya katılan öğrencilerin harita beceilerinin bütün boyutlarına ilişkin puanları okul türü değişkenine göre özel okul öğrencileri lehine anlamlı bir farklılık göstermiştir. Öğrencilerinin harita becerilerine ait puanları sınıf değişkenine göre ölçek, konum ve koordinat, sembolleri anlama ve yorumlama becerisi boyutlarında farklılaşmazken diğer tüm becerilerde farklılaşmıştır. Tukey Post Hoc testi sonuçlarına göre söz konusu farklılıklar 8. Sınıf öğrencileri lehine bulunmuştur. Öğrencilerin orta okul düzeyinde yer alan 6 harita becerisine ilişkin puanları ile matematik başarı puanları arasında pozitif yönde, orta düzeyde ve anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Başka bir anlatımla öğrencilerin matematik başarıları arttıkça, harita becerilerinin bütün boyutlarına ilişkin becerileri de artmaktadır.

The purpose of this study is to elucidate the relation of 11-14 years old students mapping skills and their achievement levels in mathematics and investigate their mapping skills as regards to various variables. The study was carried out by the use of survey method. The data collection tool employed in the study was the achievement test developed by Sönmez (2010) upon 384 students studying in the central towns of Ankara province in 2012-2013 academic year. The sub problems of the study were solved by the use of t-test, One Way ANOVA and Pearson Correlation tests. The results of the study revealed that the scores of the students related to the all dimensions of the mapping skills of the students showed a positive in favor of the students studying in private schools .The mapping skills of the students did not show a significant difference in the dimensions of understanding the scale, location, and coordinate symbols. But there were significant differences in all other dimensions. Tukey Post Hoc test results showed that the differences were in favor of the 8th year students. Six mapping skills of the students at the secondary education level showed a medium level positive significant correlation with the mathematical achievement scores. In other words the increase in the mathematical achievement levels, increase their mapping skills in every dimensions.

Türkçe, yabancı dil olarak yurt içinde ve yurt dışında öğretimi yapılan ve etki alanı her geçen gün hızla genişleyen bir dildir. Son yıllarda Türkçenin yabancı dil olarak öğretimi üzerine yapılan çalışmalar, "iş" alanının Türkçe öğrenme ihtiyaçları arasında önemli bir yerinin olduğunu göstermektedir. Bu nedenle yürütülen yabancı dil olarak Türkçe öğretimi çalışmalarında "İş Türkçesi" alanının oluşturulması, alan için ayrı bir müfredatın hazırlanması, müfredata uygun ders kitaplarının ve materyallerin geliştirilmesi gerekir.
İş Türkçesi alanında yapılacak olan çalışmalarda öncelikle diğer dillerde nasıl bir yol izlendiğine bakılmalı ve buradan hareketle Türkçe öğretilmesi gereken iş kolları doğru tespit edilmelidir. Özellikle İngilizcenin yabancı dil olarak öğretimi alanına bakıldığında bankacılık ve finans alanlarında çok fazla çalışmanın olduğu görülür. Yurt dışında çok sayıda Türk bankası hizmet vermektedir. Bu bankalar, yurt dışında ikamet eden Türk vatandaşlarını da dikkate alarak Türkçe bilen personellerin görevlendirilmesine özen göstermekte veya mevcut personellerinin Türkçe öğrenmesini talep etmektedir. Personeller ise kurslara ayırabilecekleri vaktin kısıtlı olduğunu ve kısa sürede müşterilerine Türkçe hizmet verebilecek seviyede dil öğrenmelerinin kendileri için yeterli olacağını düşünmektedir. "İş Türkçesi" alanında "bankacılık" üzerine gerçekleştirilen bir çalışma olmaması ve bu alandaki mevcut eksiklerin giderilmesi aşamasında bir kapı aralaması amacıyla bu çalışmada, "bankacılık" örneği üzerinde durulmuş; bu doğrultuda örnek öğretim programı ile terimler sözlüğü hazırlanmış ve ders kitaplarında dikkat edilmesi gerekenler hususlar belirtilmiştir.

Turkish is a language with rapid expansion and influence and it is taught within the country and abroad as a foreign language. Recent years studies on the teaching Turkish as foreign language indicate that requirements of learning "Business" Turkish are in increase. Thus, in the studies on Turkish as foreign language teaching there is necessity for development of special curriculum, preparation of the course books and materials suitable to the curriculum for the creation of the "Business Turkish" field.
In the studies for the Business Turkish it is initially important the identification of necessary business branches. There are a lot of Turkish banks providing services abroad. These banks including Turkish citizens, strive to employ Turkish language speakers or require from their current personnel to learn Turkish. Due to the personnel's limited time for attending the courses and learning Turkish in the level as much as being able to serve the clients, we have focused in "Banking" example. Thus we prepared sample curriculum and glossary, as well as specified the issues to focus on in the course books.

Tarih araştırmalarında başarı, yazılı belgelerin çokluğu ile doğru orantılıdır. Ancak yazılı belge az olunca pek çok konu tarihin karanlıklarında yok olup gitmiştir. Orta Karadeniz Bölgesi'nin (Ordu-Giresun Yöresi) 1071 Malazgirt Savaşı'ndan sonra nasıl fethedildiği karanlıkta kalan konulardan biridir. Bu karanlığı aydınlatabilmek için onlarca yıldır araştırmalarımıza devam etmekteyiz. Bulduğumuz her delili, her küçük belgeyi ve bilgiyi, küçük de olsa, değerlendirmeye gayret etmekteyiz. Bu yolla parçaları bir araya getirip resmi netleştirmeye çalışmaktayız. Çalışmalarımız sırasında karşınıza çıkan ilginç konulardan birisi de Karadeniz Bölgesi'nin bir bölümünü (Ordu-Giresun Yöresi) 1071 Malazgirt Savaşı'ndan sonra fetheden Kuştoğan Bey olmuştur. Dikkatimizi çektikten sonra yılarca hakkında araştırma yaptık. O, Ünye'den Trabzon sınırlarına kadar adı ile anılan yerleşim birimleri kurmuş ve adını bu yolla günümüze ulaştırmayı başarmıştır. Yaptığımız araştırmaları bir makale haline getirdik ve bilim dünyası ile paylaşmaya çalıştık.

In history studies, success is directly dependent on the amount of written documents. However, when the written documents were few, lots of matters lost in the mists of time. One of the mysterious matters is conquest of the Central Black Sea Region (Ordu-Giresun area) after the Battle of Malazgirt in 1071. In order to shed light on this matter, we have continued our research for decades. No matter the scope of their effects, we strive to evaluate all evidence, documents and information we encounter. In this way, we endeavour to put the pieces together in order to reveal the picture. Another interesting matter we encountered during our research was Kuştoğan Bey who conquered one part of Black Sea Region (Ordu-Giresun area) after the Battle of Malazgirt in 1071. After this matter caught our attention, we have searched for it for so many years. He founded settlements from Ünye to Trabzon, which he named after himself. Therefore, he succeeded in reaching his name until today. We wrote this article to share our researches with the academia.

Oğuzname Üzerine

Dünyanın farklı bölgelerinde değişik tarihlerde devam eden çatışmalar ve savaşlar; milyonlarca insanı yerinden yurdundan zorunlu göç ettirmiştir. Filistinliler için 1967 savaşından hemen sonra, 5 milyondan fazla insan, Lübnan, Suriye, Ürdün ve Filistin'de kurulan mülteci kamplarında halen yaşamaktadır. Pek çok Avrupa ülkesi ve Kuzey Amerika'da, Arnavutlar, Kosovalılar, Bosnalılar, Iraklılar ve Somalilerin oluşturduğu göçmen toplulukları göç etmişlerdir. Balkanlardaki değişik tarihlerde Yunanistan, Bulgaristan, Romanya ve o günkü var olan Yugoslavya'nın yapmış olduğu rejimsel baskılardan kaçan soydaşlarımız ülkemize sığınmış. Marmara bölgesi başta olmak üzere birçok bölgemizde hala yaşamaktadır.
İnceleme konumuz Suriye göçlerine itici sebep olan, Beşeri unsurlardan, Suriye Baas Partisi'ne ait askerler ve bu partiyi iktidardan indirmek isteyen muhalifler arasında süregelen silahlı mücadele sonucunda gösteriler 15 Mart 2011'de başlamış ve Nisan 2011 tarihinde ülke çapına yayılmıştır. Bunun sonucu 7.6 milyon Suriyeli yerlerinden göç etmek zorunda kalmıştır. Bunların 1.532 bin 74'ü Türkiye'ye sığınmıştır. Göç edenlerden 235 bini ülkemizde değişik şehirlerde çadır kentlerde yaşarken geri kalan 1.332 bin 74 'ü Türkiye'ye geneline dağılmış durumdadır.
Çalışmamız; savaşlar, iç savaşlar ve siyasi baskılar sonucu yaşadıkları topraklardan milyonlarca insanın, mültecilik ve göçmenlik ile yüz yüze bırakılmasına örnek Suriye'den Türkiye'ye gelen göç sorununa dikkat çekmektir. İncelemede ülkemizde kurulan çadır kentlerin dağılışları ve bu çadır kentlerden Ceylanpınar (Şanlı Urfa), Malatya'da kampları örnek seçilmiş olup ayrıntılı olarak incelenecektir.
Suriyeli mülteci krizi bu anlamda yakın gelecekte Türkiye'de yerleşen bir Suriyeli göçmen nüfusun var olacağı yönünde bir gerçeği ortaya 'da koymaktadır.

The on going conflicts and wars in different parts of the world on different dates forced millions of people to migrate. Over 5 million Palestinians still live in the refugee camps built in Lebanon, Syria, Jordan and Paletsine after the war in 1967. Many Albanian, Kosovan, Bosnian, Iraqi and Somalian migrated to various European countries and NortAmerica. Our kins took refuge in our country due to the political oppression they experienced in the balkan states likeGreece, Bulgaria, Romania and Jugoslavia. They still live in our country, particularly in the Marmara region.
The main reason of Syrian migration was the armed struggle between the Syria Baas Party and the opponent party who wanted to come to power. The struggle started on March 15th, 2011 and spread all over the country in April, 2011. Consequently, 7.6 million Syrian had to migrate. 1.532 of these Syrian took refuge in Turkey. 235.000 of these migrants live in tent cities in different cities and 1.332 of these migrants dispersed all over the country.
Our study takes the Syrian migration toTurkey as an example to draw attention on the migrants and refugees who are forced to migrate because of wars, civil wars and political oppression in their countries. In our study the dispersion of tent cities in Turkey will be examined taking the camps in Ceylanpınar and Malatya as an example.
It's clear that this Syrian refugee crisis will cause Syrian migrants to be settled in Turkey in the near future.

Sunuş

Turizmin mekânsal dağılımında zamanla ortaya çıkan değişimin gözlemlenmesi ve etkilerinin doğru yorumlanması, turizm politikaları ve turizm planlaması uygulamalarına daha fazla katkı sağlayacaktır. Bu çalışmada, Türkiye'de ilçelere göre konaklama sayılarının 2000-2013 yılları arası mekânsal dağılımı analiz edilmiştir. Çalışma, 2000-2013 yılları arasında ilçelere göre konaklamanın boyutunu, dağılımını, mekânsal kümelenmesini ve kümelenmenin geçen 14 yıllık süreçteki değişimini ortaya koymak amacıyla hazırlanmıştır. İlçelere göre konaklama sayıları verileri Kültür ve Turizm Bakanlığı ve TÜİK'den elde edilmiştir ve 2000-2013 yılları arasını kapsamaktadır. Verilerin zamansal ve mekânsal analizi ArcGIS 10.1 programı kullanılarak gerçekleştirilmiştir. 2000, 2005 ve 2013 yıllarında bakanlık belgeli tesislerde konaklayan turist sayılarının ilçelere göre dağılışı haritalandırılmıştır ve ilçelerin turizm gelişim modeli oluşturulmuştur. Ortalama Merkez, Ağırlıklı Ortalama Merkez, Standart Mesafe ve Standart Sapma Elipsi kullanılarak ilçelere göre konaklamanın mekansal dağılımı değerlendirilmiştir, ayrıca Mekânsal Otokorelasyon (Moran's I, LISA, Getis Ord Gi*) yöntemi kullanılarak konaklamanın mekansal kümelenmesi analiz edilmiştir.

Monitoring the changes occurring over time in the spatial distribution of tourism and the interpretation of the effects of these changes correctly will contribute to tourism planning practices more efficiently and effectively. In this study, the spatial distribution of the number of accommodations in Turkey was analyzed by districts between 2000 and 2013. The study aimed at analyzing the size, distribution, and spatial clustering of accommodations by districts between 2000 - 2013, and how this clustering changed over the 14-year period. The number of accommodations by districts was obtained from the Ministry of Culture and Tourism, and Turkish Statistical Institute (TurkStat) for the time period between 2000 and 2013. Temporal and spatial analysis of the data was carried out using ArcGIS 10.1 software. In the study, first, the distribution of the number of tourists accommodated in the facilities certified by the Ministry was mapped by districts for the years 2000, 2005, and 2013, then the tourism development model of the districts was generated. The spatial distribution of the accommodations by districts was assessed by using Average Centers, Weighted Average Centers, Standard Distance, and Standard Deviation Ellipses. Spatial clustering of the accommodations was analyzed with Spatial Autocorrelation (Moran's I, LISA, Getis Ord Gi*).

Yayın İlkeleri

Cover and Table of Contents